Bazı Tanışmalar Çok Özel #54: Lady Gaga & Bradley Cooper

Geçtiğimiz senenin en çok ses getiren filmlerinden biri hiç kuşkusuz 1976 yapımı A Star Is Born’un remake versiyonu olan Bradley Cooper imzalı A Star Is Born oldu. Şaşaalı hayatından sıkılan bir rock yıldızının bir gece rastgele girdiği barda yaşadığı ‘hayat değiştiren bir tanışma’yı konu alan bu müzikal melodram konu açısından pek o kadar sürprizli olmasa da sahnelerin yetenek ve çılgınlık merkezi Lady Gaga & Bradley Cooper eşleşmesindeki doğaüstü sinerji herkes için epey sürprizli oldu!

Stefani Germanotta a.k.a GAGA

10 seneyi aşkın süredir popüler müzik arenasında zirveyi zorlayan Lady Gaga’yı seversiniz ya da sevmesiniz bilemeyiz ama bu küçük kadının sahip olduğu yeteneği görmezden gelmek bir hayli zor. 1986 yılının soğuk bir Mart gününde New York’ta dünyaya gelen Lady Gaga, İtalyan bir baba ve Yunan asıllı bir annenin ilk çocuğu olarak Stefani Angelina Germanotta ismiyle ilk kez hayatı selamlar. Sürekli müzikle uğraşan caz sever bir ailede büyümenin de avantajıyla 4 yaşında piyanoyla tanışan ve bugünden sonra içindeki şarkıları hiç susturamayan Stefani, çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca kent konservatuarından kilise korosuna kadar pek çok farklı ekolden eğitim alır. Hatta belki de yıllar sonra marjinallikte bir dünya markası olacak Gaga’nın ruhundaki patlayan renklerin sebebi de bu çeşitliliktir!

18 yaşına geldiğinde NYC’deki tüm açık mikrofon etkinliklerine katılan; az ünlü şarkıcıların arkasında dans eden ve hatta striptiz kulüplerinde bile çalışan Stefani’nin yolu dönemin ünlü grubu Pussycat Dolls ile kesiştiğinde büyük olaylar da artık kapıdadır. Çünkü grubun solisti Nicole, Stefani’nin ilk albüm anlaşması için onu kendi yapımcısıyla tanıştırır ve Stefani, Lady Gaga personası ile Los Angeles’lı olmak için yola düşer.

‘Bir Yıldız Doğuyor’

Madonna, Michael Jackson, David Bowie, Queen ve Donatella Versace gibi isimlerin verdiği ilhamla oluşturduğu Lady Gaga personası ile (Ki Gaga lafı bile Queen’in Radio Gaga şarkısından geliyor) ile yeri göğü sallayan ve kimselere benzemeyen tarzı sürekli tartışma yaratan Lady Gaga efsanesinin gelişiminden bahsetmeye hiç mi hiç gerek yok bizce.

O halde devam edelim… Bol tiraj, bol sansasyon; bol ödül ve bol şöhret ile geçen 10 yılın ardından Lady Gaga artık showgirl özelliğinden ziyade şarkıcılığını ön plana çıkarmaya karar verir. Yeniden piyanosuna ve çok sevdiği caza dönen Lady Gaga, müziğinde ve konserlerinde olduğu kadar sadeleşen dış görünümde yaptığı değişikliklerle de sanki yeni bir patlamanın sinyallerini verir. İşte tam bu noktada 1.53 cm’lik bu dev kadın Hollywood’un en yetenekli ve en karizmatik aktörlerinden Bradley Cooper ile tanışır.

Film içinde film!

Lady Gaga Bradley Cooper ile tanışır diyoruz ama bu tanışma ‘öyle böyle’ bir tanışma değil!: Çünkü müthiş sinerjik ikilimizin birbirlerini ilk kez görmeleri de A Star Is Born’da Ally’nin (Lady Gaga) La Vie En Rose’u söylediği o sahnedeki gibi olur. Yani Bradley Cooper yeniden çekmeyi düşündüğü A Star Is Born’u kafasında şekillendirirken, bir gece Lady Gaga’nın bir caz konserini izlerken onu tıpkı filmdeki gibi La Vie En Rose’u söylerken görür! (Aslında filmdeki tanışma sahnesindeki şarkı seçimi gerçek hayattaki tanışmalarına tatlı mı tatlı bir göndermedir 🙂 )

Ertesi gün araya menajerleri ve asistanları sokarak Lady Gaga’nın Malibu’daki evinin kapısında biten Bradley Cooper, o sırada elinde tavayla akşamdan kalan makarnayı ısıtmakta olan (Çünkü İtalyanlık!) pop yıldızı ile tanışmış olur. Birlikte makarna yiyip şarkılar söyleyen ikili yarım saat içinde A Star Is Born projesi için prensipte anlaşırlar. İşte bu alakasız ama bir o kadar da etkili çifti bir araya getiren mevzubahis ‘ yüksek voltajlı his’ filmin başarısının da esas nedenidir.

Bugünlerde ödül törenlerinde, tv şovlarında ve bilimum röportajlarda birbirine hayran hayran bakan bu ikilinin arasındaki yüksek voltajın bir PR hilesi olmadığına kalıbımızı basıyor ve gelecek günlerin neler getireceğini heyecanla bekliyoruz! 🙂

 

Türkçe