90’lara ve 2000’lere damgasını vuran efsaneler efsanesi dizi Sex & The City aşkı bambaşkadır. En depresif halinde izlendiğinde bile insana keyif veren bu minnoş dizi, özellikle kadınlar için yan etkisi olmayan bir antidepresan gibidir. Arkadaşlığı, gece hayatını, modayı ve aşkı adeta “kutsayan” Sex & The City’i zaten dönüp dönüp izlemişlerin yüzünü güldürecek, halen izlememiş olanları da meraklara salacak replikleri Pub Story’ciler için derledik:
Herkesin kendinden bir parça bulduğu aşka aşık yazar Carrie Bradshaw’un, hayal kırıklıklarını tamir etme yöntemi sizce de çok etkili değil mi?
Dizinin en kırılgan, en utangaç ve en şaşırtıcı karakteri Charlotte York’un kolay unutulmayacak bu sözleri, bize göre her kadının hayatı boyunca aklında tutması gereken bir anlam içerir. Ve bu repliği her duyduğumuzda en yakın kız arkadaşlarımızı arayıp “Hadi bizim mekana gidelim!” diyesimiz gelir!
Tatlı, naif ve romantik Carrie her ne kadar gerçek aşkın peşinde olsa da bekarlığın nimetlerinin de gayet farkındadır. Yani bekarsan dilediğin kadar partileyebilirsin!
Evde kös kös oturmaktansa kız arkadaşlarla çıkmak için daha geçerli bir bahaneye ihtiyaç var mı sizce?
Anti-romantikler kraliçesi Samantha Jones’un bu lafı biraz fazla iddialı olsa da doğruluk payı yok değil. Çünkü hepimiz bazen “doğru insan”ı ararken etrafımızdaki esas güzellikleri kaçırabiliyoruz
Samantha Jones “doğru adam”ın bir yalan olduğunu düşünedursun dizinin masum “piremses”i Charlotte, diğer yarısının dışarıda bir yerlerde olduğuna inanır ve bu yüzden kendini asla eve kapatmaz.
Söz konusu Samantha Jones olunca hayatın anlamı tabii ki partilemek oluyor…
Başkalarını ya da meraklı bakışları asla önemsemeden sadece eğlenmeye odaklanmanın o kadar da zor olmadığını yüzümüze vuran Samantha aforizmasını da şuracığa bırakalım.
Kırk yılın başı aşık olup aşkı uğruna şehir ve meslek değiştiren Sam, bu lafı söyledikten sonra derhal soluğu New York’taki kankalarının yanında alır ve parti başlar!
Hangimiz hayatımızın bi’ yerinde bu lafı etmemişizdir ki? İşte bu anlarda, evde perdeleri sıkı sıkı kapatıp kendimizi aşırı doz karbonhidratla öldürmeye çalışırken(!) mutluluk bin ışık yılı uzakta gibi görünür. Karamsar ve aşırı realist Miranda Hobbes’un bu lafı ettikten sonra başına gelenler tüm depresifler için umut ışığı değildir de nedir? ☺