Dans Pistinde Hükmen Mağlup / 2

Yiğitcan Erdoğan, Pub Story blog için yazdı.

Bu insan vardı, hatırlarsınız; hatırlamazsınız da zaten linki şuralarda bir yerlerdeydi, eminim bulursunuz. Bu insan duruyordu bir mekanın girişinde. İçeriden belli belirsiz müzik sesleri yükseliyordu. Belli belirsiz diyorum, çünkü kapı kapalıydı ve yalıtım o kadar da sağlam değildi. Müzik seslerinin arasından dışarıya sızan insan cıvıltısı yoktu. Yoktu diyorum, çünkü insan yoktu. Yalıtımla bir ilgisi yok bunun. Henüz kimse gelmemişti. Çünkü bu insan partiye kapı açılış saatinde ulaşmıştı.

Henüz o insan olmadığından, bu adam partilere kapı açılış saatinde gitmeyi istiyordu; çünkü partiden almayı umduğu şeyler ve partiye bırakmayı umduğu şeyler konusunda bir fikri yoktu. Partiler, konser gibidir diye düşünüyordu. Konserler birinin size sunduğu bir deneyimdir. Müzisyen çıkar, çalacağını çalar, vereceğini verir, sonra da sizi bırakıp gider. Partiler ise sosyal olaylardır. DJ ya da canlı müzik icra eden güzel herhangi bir insan bir şey anlatmak için orada bulunmamaktadır. Müzik, insanlar arasındaki ısıyı ayarlamak için kullanılan bir çapadır.

O insan, bir şekilde o akşamı çıkarttı; önce onu söyleyeyim. Çok erken geldi ve çok erken gitti; ama geldiğinde zaten organizasyon sahipleri oradaydı. Dans pistinde toplasan üç, çıkarsan iki kişi vardı. Organizasyon sahipleri gelip bizim adamla ilgilendiler. Sırtını sıvazladılar, içki ısmarladılar. Dans etmesine teşvik etmek için biraz poposuna vurdular popolarıyla. Bu hareket, bilen bilir, birbiriyle romantik olarak hiçbir şey düşünmeyen iki insan arasında yapılabilecek en sıcak harekettir. Ölüyü bile yerinden kaldırır. Bizim insan da bir süre bunun gazıyla gerçekten dans ederken buldu kendini.

Sonra dışarı çıktı. Henüz kimse gelmemişti. Biri niye çıktığını sorunca vermesi gereken cevap buydu aslında; ama bizimki soranlar “hava alacağım ya” dedi. Bakın bu, partiden alacağını alamamış olan insanların sabit cümlesidir. Dünya üzerinde kimsenin hiçbir partide bugüne kadar tek başına hava alma ihtiyacı olmadı, bundan sonra da olmayacak. Hava alacağı olanlar bunu kesinlikle tek başlarına yapmayacaklar. Bu bir kaçış tekniği olarak geliştirildi, herhalde insanlık tarihi boyunca da böyle kalacak. Peki neyden? İnsan yok içeriden, olanlar da iyi davranıyorlar o adama. Müzik fena değil, boş bir piste çalabileceği kadar iyi en azından. Erken gelmek can sıkıcı, evet; insan bir de özellikle başkalarının çözdüğü bir fiyaka atma yönteminden mahrum kalmış gibi hissediyor kendini. Neden hava alacağım diye çıldırır insan bir partinin ortasında?

Yanlış beklenti.

Partilerde böyle bir durum vardır. Rap kliplerinde size hepsinin tek bir hedefi olduğu söylenir. Bu şaşırtan hedefi bir yazmayalım, siz de sesli söylemeyin, ama sesin içine konulan bir k harfiyle durumu izah edelim. Partilerin özünü henüz kavramamış olanlar, olayı Black Eyed Peas videolarından takip edip tanıyanlar genelde geceleri dışarıya sadece Instagram’da kendilerini en damızlık gösterecek o şipşak fotoğrafın peşinde çıkarlar. O insan da öyle çıkmıştı.

Dedik ya, geceyi bir şekil atlattı. Başka arkadaşları geldi adamın. O başka arkadaşlarının da bambaşka beklentileri vardı, onların başka beklentileri bizim adamın beklentilerinden de başka bir yerdeydi. Her halükarda eşyanın tabiatına aykırı beklentilerdi bunlar, ama birbirlerini eğlediler. Dışarıya çıkıp “n’apıyoruz biz” başlıklı konuşmalar yaşandı. Sonra yalnız başına geri geldi o adam evine. Niyeyse, mağlup hissetti. Anlatabiliyor muyum bu garipliği? Bir maç oynanmadı. Zar atılmadı. Kart konulmadı masaya. O insana göre, o partinin ertesinde, o partinin neticesi katı ve tartışılmaz bir hükmen mağlubiyetti.

Bu hükmen mağlubiyet hissi, partileri doğru anlamaya doğru atılan adımların ilkidir. O insan yaşadı. Eminim okurlarımız arasından da yaşayan olmuştur. Bir dans pistinde yaşanabilecek aydınlanmaların ve karakter aşmalarının gerçek olabilmesi için, önce bu hükmen mağlubiyet yaşanmalıdır. Fakat bizim de burada bir deyişimiz vardır. Yenilen pehlivan güreşe doymaz derler.

Aynı organizasyon, aynı adamlar; kısa süre sonra bir poster daha ister bu adamdan. Bu adam bir kez daha kabul eder. Bir partiye daha kalkar gider. Haftaya gelin, o partiyi de anlatayım.

Türkçe