Bi’ Gecede Değişir Bütün İşler #25: Hasibe Eren ve Tesadüfün İğne Deliğindeki Kahkaha

Yıllar yılı “Kadınlar mizah yapamaz” “Kadından komedyen / komedi oyuncusu olmaz” gibi saçma sapan söylemleri az duymadık değil mi? İşte bugün hayatındaki önemli kırılma anlarından bahsedeceğimiz kişi de bu içi boş lafları söyleyenlere haddini bildiren şahane kadınlardan biri. Her karaktere cuk oturan ama en çok da sarkastik ve rahatsız tiplemelerin hakkını veren Hasibe Özlem Eren’den bahsediyoruz elbette!

“Hobi olarak yine yaparsın” vakası no: 4736758635763

Gülse Birsel dizilerinin vazgeçilmez oyuncularından Hasibe Özlem Eren’in en az karakteri kadar renkli yaşam öyküsü 6 Haziran 1975’te Almanya’da başlar. Gurbetçi bir ailenin çocuğu olarak Avrupa’nın göbeğinde dünyaya gelen küçük Hasibe, ilkokulu da Bonn şehrinde okur. Uyumlu; çalışkan ve ne enteresandır ki komik bir çocuk olan Hasibe Özlem mutlu mesut okuluna gidip gelirken bir gün evde hayatını değiştirecek bir gerçeği öğrenir: Ailesi Türkiye’ye kesin dönüş yapmaya karar vermiştir!

Bu haberin üstüne adeta dünyası başına yıkılan henüz ergen yaşlardaki kızımız, çaresiz ailesiyle birlikte İstanbul’un yolunu tutar. Ancak bu moral bozukluğu onun Türkiye’deki akademik başarısına gölge düşürmez ve Hasibe Eren üniversite sınavında o zamanın parlak bölümlerinden piyasa araştırmaları ve reklamcılık bölümünü kazanır. Gel gelelim Hasibe’nin bu bölümü seçmesinde, ÖYS’de aldığı yüksek puandan başka bir etken yoktur.

2 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’ne şevkle giden Hasibe Özlem’in hayatındaki ilk kilometre taşı, fakültede açılan tiyatro kulübü ilanını görmesidir. Derhal kulübe katılan hevesli genç, bir sonraki adımda üniversitenin tiyatro topluluğuna da seçilir ve artık senaryolar; seçmeler, sahneler ve temsiller amatör de olsa hayatının bir parçasıdır. Tabii bu yıllarda olan olur ve Hasibe Eren “Ben gerçekte ne yapmak istiyorum” sorgulamalarına başlar. Reklamcılığın kendisine uygun olmadığını, artık sahnelerde olması gerektiğini düşünürken hemen yan odadan bir anne sesi yükselmektedir: “Kız Hasibe! Nerden çıkarıyorsun tiyatro miyatro? Sen önce okulunu bitir bakiyim”:)

Tesadüfün iğne deliği…

Ancak annesinden gelen “Ben sana yapma demiyorum kızım. Hobi olarak gene yap” söylemleri bile Hasibe Eren’in içindeki tutkuyu söndüremez. Nihayetinde Hasibe’nin o yıllarda iyi paralar kazandıran reklam sektörüne girip parayı bulması beklenirken, kendisi yetenek sınavlarına hazırlanıp İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümüne girer!

Yeni okuluyla birlikte alaylılıktan okulluluğa terfi eden Hasibe Eren, bu durumun da verdiği öz güvenle sahnelerde eserken bir gün şahane bir tesadüf gerçekleşir! İstanbul Üniversitesi ÖKM Tiyatro Topluluğu’nun sahnelediği bir oyuna izleyici olarak gelen yönetmen Ömer Kızıltan, Hasibe Eren’i sahnede görür ve performansını çok beğenir. Tabii ilk işi de o sıralarda Atilla Atalay’ın çizgi romanından uyarlanacak Sıdıka projesi için “mükemmel bir Sıdıka” arayan Mahinur Ergun’a gitmek olur.

Bu sırada ÖKM Sahnesinde oyunu izlemeye gelen dev bir isim daha vardır. Ünlü yönetmen Atıf Yılmaz, Füsun Demirel (a.k.a Safiye Saka) ile birlikte bir sonraki oyunu izlemeye gelir. İkili “İşte Sıdıka bu” der ve aklında televizyonun t’si olmayan Hasibe Eren’i sadece 2 dakikada ikna ederler! Hatta Hasibe Eren, o gece gelişen bu karşılaşmayı yıllar sonra “Tesadüfün iğne deliği” olarak anar.

Sıdıka Saka olmak

Azıcık deli bir anne; gelenekçi bir baba ve maçoluktan komik duruma düşen bir ağabey ile yaşamaya çalışan entelektüel bir ev kızının hikayesini konu alan Sıdıka dizisi yayınlandığı 1997 – 2002 yıllarına resmen damga vurur. Tabii bu yoğun ilginin ardında yalnızca sağlam bir hikaye ve yaran replikler yoktur. Çünkü başta Sıdıka’yı canlandıran Hasibe Eren olmak üzere Safiye Saka karakteriyle terlik fırlatmanın kitabını yeniden yazan Füsun Demirel; gereksiz atarların kralı Zekeriya Saka’yı canlandıran Ali Erkazan ve hafif salak ağabey Samim Saka karakteri ile yerlere yatıran Hakan Tanfer ekranda resmen döktürmektedir.

Akıllardan çıkmayan efsane repliklerle dolu Sıdıka ile bir anda tüm Türkiye tarafından tanınan çiçeği burnunda tiyatrocu Hasibe Eren, tüm bu populariteye rağmen tiyatroyu hep birinci planda tutmaya kararlıdır. Bir yandan oyun sahneleyen Eren; diğer yandan sahne arkası çalışmalarına devam eder ve tiyatro eğitimi veren kurumlarda eğitimler verir. Taa ki yolu Türkiye’de ana akım mizahın patronu sayılan Gülse Birsel ile kesişene kadar…

Makbule ve diğerleri

Hasibe Eren, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en sevilen sit-com’larından olan Avrupa Yakası’na 2006 yılında flaş bir giriş yapar. Bu flaş girişin adı ise bu kez “Makbule”dir. Sıdıka karakterinin tam tersine tek derdi evlenmek olan geleneksel bir ev kızını canlandıran Hasibe Eren bu rolüyle de gönüllere taht kurar ve sonrası artık çorap söküğü gibi gelir. Bir yandan çok sevdiği oyuncu koçluğu işini de yapan Hasibe Eren, Gülse Birsel’in Avrupa Yakası’ndan sonraki projesi olan Yalan Dünya’da Gülistan; 2017-2019 tarihleri arasında gösterilen Jet Sosyete’de ise Şennur karakteri ile izleyiciyi bir kez daha ters köşeye yatırmayı başarır.

 

Türkçe