BGDBİ #3: “Minnoş Ev Kediliği”nden Bir Gecede İstifa Etmek

Tahtın iki genç veliahtı Harry ve William’ın aşkları, evlilikleri ve tabi bir de şahane dizi The Crown derken, bugünlerde İngiliz Kraliyet Ailesi popülarite konusunda bir ikinci bahar yaşıyor. Bugünlerde iyice artan ilgi alakaya “İkinci bahar” diyoruz çünkü Kensington Sarayı’nın asıl baharı Prenses Diana ile yaşadığı malum…

Bu yazıda, yaşadığı sürece ilgi odağı olmayı başaran Lady Di’nin yaşamından ya da her yana ışık saçan kişilik özelliklerinden bahsetmeyeceğiz. Çünkü bizim mevzumuz çok başka! Her daim hüzünlü bakan, kırılgan ve itaatkar görünen prensesimizin hayatını bir gecede kökten değiştirme hikayesine buyurun!

Travmalı küçük bir kızın travmatik aşkı

Peri masalları dışarıdan hep çok şahane ve kusursuz görünse de gerçekte işler pek de öyle yürümez. İşte çocukluğunu Norfolk’ta muhteşem bir şatoda, soylu bir ailenin 3 çocuğundan en küçüğü olarak geçiren Diana Spencer’ın hikayesi bu durumun kanıtı gibidir. Çünkü küçük Diana henüz 9 yaşındayken annesi tarafından terk edilmiş depresif bir çocuktur. Annesinin ani gidişinin ardından büyük bir depresyona gömülen babası ve büyük kardeşleri ile o kocaman şatoda yapayalnız kalan Diana için “karanlık yıllarım” dediği o yıllar sanki hiç bitmeyecek gibidir.

Anne sevgisinden mahrum, sürekli kasvetli bir ortamda büyümenin de etkisiyle Diana genç kızlığa adım atar atmaz tutkulu ve sonsuz bir aşkın hayali ile yanıp tutuşmaya başlar. Ve nihayetinde ilk platonik aşkını memleketin biricik prensine karşı beslemeye başlar. Soylu bir ailenin kızı olmasından ötürü saray çevresine yakın olan Diana, burada ailece katıldığı davetlerden birinde Charles’ı görür ve resmen çarpılır. Yakışıklı bir adam sayılmamasına rağmen Charles’ın kendine has bir aurası ve kadınları kendine çeken keskin bir zekası vardır. 17 yaşındaki Diana da tüm bunlara direnemez ve genç prensten ciddi ciddi hoşlanmaya başlar.

O yıllarda gerçek bir “party boy” olan ve çapkınlıkları ile tüm dünya basınına bol bol malzeme veren Charles ise aşkla meşkle işi olmayan bir adamdır. Ancak Kraliçe Elizabeth oğlu Charles’ın uygun bir evlilik yapıp durulmasını ister. Çünkü tahtın 1. varisi olan prensin yapacağı iyi bir evlilik kraliyetin geleceğini doğrudan etkileyecektir. Yakın çevredeki uygun gelin adayları taranırken göze çarpan ilk isim Spencer’ların güzel kızı Diana’dan başkası değildir. Ve ikilinin nişanlanmasına karar verilir.

Etkinlikler Burada!

Balayında başlayan çöküş

Nişandan düğüne kadar olan süreçte Diana o kadar mutludur ki etrafa gülücükler saçmaktan başka bir şey yapmaz. Bu kadar pozitif ve cana yakın bir kraliyet gelini de basın için bulunmaz bir nimettir ve Diana henüz prenses bile olmadan halkın kalbine girmeyi başarır. Ancak bu mutluluğun paralelinde Charles da kendi evreninde “yasak” bir aşka yelken açar. Gazeteci Camilla Bowles ile çılgınca flört eden prens, durumu saklamaya çalışsa da Diana için sıkıntılı günler başlamıştır.

Balayı için gittikleri İskoçya’da basın mensuplarına röportaj verirken mutluluğunun tamamen yalan olduğunu çok sonraları itiraf eden Diana, meğer o gün üç günlük kocasının Camilla ile ilişkisini öğrenmiştir! Charles her ne kadar inkar etse de Camilla’dan uzak durmak istese de ikilinin arasındaki tutku ne Diana’yı ne de başka birini tanır ve böylece bu evlilik henüz üçüncü gününde temelinden sarsılır. Kraliyet normları gereğince sadece “susması” emirleri itaat etmesi ve kendisine verilen görevleri sahte bir gülümseme ile yerine getirmesi beklenen Diana bu günden sonra resmen bir robota dönüşür. Zamanla depresyon ve anoreksiyaya kadar giden bu karanlık döneme giren Diana, bir damla bile sevgi görmediği ve sürekli aldatıldığı evliliğinde bir şekilde hayatta kalmaya çalışır. O dönem iki küçük oğlu ve destek verdiği sosyal sorumluluk kampanyaları sayesinde hayata tutunduğunu söyleyen Diana için artık zaman yavaş yavaş dolmaktadır.

Sıradaki parça Lady Di’den geliyor: “Şimdi gel de gör beni bambaşka biri!”

Diana için o gece, terk edilen; haksızlığa uğrayan veya bencil bir adama yıllarını harcadıktan sonra çekip giden her kadının marşı olan o şarkıdaki gibi bir gecedir. Çünkü 11 senelik mutsuz ve yalanlarla dolu bir evlilikten sonra Diana nihayet zincirlerinden kurtulmak üzeredir. Kraliyetin yıllarca yaptığı “Boşanamazsın!” baskıları ve olan biteni gizleme çabaları Prens Charles’ın Camilla ile olan ilişkisini basın önünde resmen açıklaması ile birden bire hükümsüz hale gelir!

Artık tamamen ayyuka çıkan bu haberin ardından Diana’dan sitem ve acı dolu bir karşılık beklenirken, prenses tüm dünyayı ters köşeye yatıran “o” meşhur hamlesini yapar. Kraliyetin giyim kodlarına tamamen ters ve dönemin moda anlayışı için oldukça cüretkar siyah elbisesi ile Londra’daki Serpentine Gallery’deki bir davete katılır. Vücut hatlarını kusursuz gösteren elbisesinin içinde adeta ışıldayan Diana, o gece için çok daha önce hazırlanmış Valentino imzalı elbiseyi elinin tersiyle iterek, sonraları tarihe “intikam elbisesi” olarak geçen o siyah elbiseyi tercih eder.

Gece boyunca hiç olmadığı kadar feminen, seksi, komik ve kendinden emin bir duruş sergileyen Lady Di için o gece, prens kocası tarafından aldatılsa da kendini küllerinden doğurup gelen bir kadının muhteşem geri dönüşü olarak hafızalara kazınır. Çünkü Diana Spencer, o geceden sonra yaşayacağı üç kısa sene boyunca yaşayamadığı yılların acısını doya doya ve en önemlisi de aynı cesaretle çıkarır…

Etkinlikler Burada!

Türkçe