Bazı tanışmalar çok özel #7: Coco Chanel & Boy Capel

İtiraf edelim, makus talihini tersine döndürüp, acılarla dolu hayatını peri masalına dönüştürenlerin hikayelerine hepimiz bayılıyoruz değil mi? Hele bir de hikayenin kahramanı, içinde bulunduğu zor koşullardan hayal bile edemeyeceği başarılara mucize gibi bir “tanışma” sonrasında geçiyorsa değmeyin keyfimize! Çünkü ne de olsa Pub Story olarak bir tanışmanın, insanın hayatını değiştirecek kadar güçlü olduğuna inanıyoruz.

Biz de bu yüzden, bu haftaki tanışma hikayemizde, sadece birbirlerini değil; aynı zamanda dünyayı değiştiren ilişkileriyle Coco Chanel ve ölümsüz aşkı Boy Capel’i anlatalım dedik:

Öksüz Gabrielle’den Coco’ya

19 Ağustos 1883 yılında dünyaya gelen Gabrielle Bonheur Chanel, henüz 6 yaşında annesini kaybetti. Annesinin kaybının ardından babası tarafından terk edilen Gabrielle, hal böyle olunca uzun yıllar boyunca bir öksüz ve yetim çocukların verildiği bir manastırda yaşamak zorunda kaldı.  Abbey de Aubazine isimli bu manastırda son derece sert ve sevgisiz koşullar altında büyüyen Gabrielle, sonraki yıllarda tasarımlarındaki en büyük esin kaynağının o zamanlar nefret ettiği Abbey de Aubazine Manasıtırı’nın romanesk tarzdaki mimarisi itiraf edecekti.

18 yaşına basıp yetimhaneden ayrıldığında Gabrielle için artık bambaşka bir hayat başlamıştı. Çünkü Gabrielle yıllar sonra ilk kez özgürdü! Bu yıllarda ayakta kalabilmek için manastırda öğrendiği dikiş yeteneklerini kullanarak bazı terzilere asistanlık yapmak ne yazık ki yeterli değildi.

Kendi ayakları üstünde durmayı kafaya koyan Gabrielle, kız kardeşiyle birlikte o dönem süvari birliklerinin sık sık takıldığı caz kulüplerinde “Coco” lakabıyla sahne almaya başlamıştı. Ancak genç ve etkileyici bir kadın olan Gabrielle, her ne kadar erkeklerin ilgi odağı olsa da erkeklerden bağımsız ve onlarla eşit koşullarda bir hayat arzusuyla daha çok çalışmaktan başka bir şey düşünemiyordu.

Fransa’da moda devrimi başlıyor

Caz kulüplerinde şarkı söylemekten arta kalan zamanlarında askeri giysiler diken bir terzihanede çalışan ve fikirlerini kağıda döken Gabrielle, o dönem kabarık ve süslü etekleri yüzünden atlara yan oturmak zorunda olması fikrine tepki olarak sahip olduğu uzun bir eteği ortadan keserek pantolona dönüştürmüştü.

Gabrielle’in bu hareketi, dünyanın en büyük moda devrimlerinden birinin de çıkış noktasıydı. Gabrielle sayesinde artık kadınlar da pantolon giyebilecek ve bunu yaparken kadınsı zarafetlerinden ödün vermeyeceklerdi.

Belki de çalıştığı askeri terzihaneden ilham alarak tasarladığı maskülen ve sade kadın giysilerine, zarif ve pratik kullanımlı şapkaları da ekleyen Gabrielle, çalıştığı mağazada karşılaştığı Fransız subayı Etienne Balsan sayesinde ilk şapka butiğini açmıştı.

Etienne Balsan’ın sahip olduğu apartmanın zemin katındaki bu mütevazı dükkana başta çalışan kadınlar gelse de, Gabrielle yani Coco Chanel’in ününün sosyeteye yayılması pek de uzun sürmedi.

Gabrielle’i Coco Chanel yapan tanışma

Genç Gabrielle her zaman akranlarına göre daha isyankar, sorgulayıcı ve karizmatik bir kadındı. Fakat onun içinde sakladığı esas ışığı ortaya çıkaran ve yetenekli Gabrielle’i moda devrimcisi Chanel’e dönüştüren de Boy Capel’le olan tanışmasından başka bir şey değildi.

Etienne Balsan’la birlikte olan ve ondan büyük finansal destekler alarak ilk mağazasını açan Coco Gabrielle, Etienne’in yakın çevresine mensup bir İngiliz aristokratı olan Arthur Edward “Boy” Capel’e ilk görüşte aşık olmuştur.

Gabrielle’e göre Boy Capel, bir erkekte olması gereken güç, zenginlik ve kültür birikimi gibi kriterlerin hepsini fazlasıyla taşıyordu. Boy Capel’le tanışmasının ardından Etienne Balsan’la yollarını apar topar ayıran ve o dönem Paris’te Coco Gabrielle olarak anılan Chanel, Boy Capel’le tam 9 yıl sürecek doludizgin bir aşka yelken açmıştı.

Ancak Coco Chanel ile Capel’in ilişkisi sadece romantik bir ilişkiden çok daha fazlasıydı. Çünkü tanıştıkları 1910 yılından itibaren Boy Capel, Coco Chanel’in hem sevgilisi, hem en yakın dostu, hem yatırımcısı hem de akıl hocası görevlerini üstlenmişti.

Coco Chanel’i ilk defa arkadaşı Etienne’in düzenlediği bir partide gören ve genç kadınla kısa bir sohbet eden Boy Capel tanışmalarının onda bıraktığı hissi “Onda diğer kadınlarda olmayan, adını koyamadığım bir şey var. Coco belki çok güzel bir kadın değil ama ona ikinci defa bakmamak ve ağzından çıkacak kelimelere kilitlenmemek imkansız” sözleriyle dile getirmişti.

Boy Capel, tuhaf cazibesinden ve aykırı düşüncelerinden çok etkilendiği bu genç modacının, çok başarılı işler yapacağından bir an bile şüphe duymamıştı. Bu yüzden Coco Chanel, sevgilsinin büyük desteğiyle Chanel markasıyla lanse edilen ilk butiklerini Paris’in şık semtleri Deauville ve Biarritz’de açmıştı. Sadece 5 senede, Vogue dergisi, Hollywood ünlüleri ve dünya sosyetesinin dilinden düşmeyecek hale gelen Chanel işte bu ilişkinin derinliği sayesinde başarısına başarı katıyordu.

Sonsuz bir özlemi ölümsüz bir kokuya hapsetmek

1910’dan 1919 yılına dek iniş ve çıkışlarla süren bu ilişki boyunca Boy Capel, Coco Chanel ile evlenmek istese de Coco, bir kadın olarak önce bağımsızlığını kazanması gerekçesiyle bu teklifi reddetmişti.

Bu esnada başka biriyle evlenen Capel, her şeye rağmen Coco Chanel’den kopamayarak, ilişkisini bir yasak aşk olarak sürdürmeye devam etmişti. Bu süreçte Capel’in etkisiyle ezoterizm ve Doğu mistisizmine ilgi duymaya başlayan Chanel, Boy Capel’in ruhsal dünyasını derinleştirici ve ilham veren etkisini her fırsatta dile getiriyordu.

Gerçek bir “kaçan kovalanır” hikayesine dönen Chanel ve Capel ilişkisi ne yazık ki 1919 yılında, çift tam da durulup birbirlerine geri dönmek üzereyken çok trajik şekilde son bulacaktı. Çünkü Boy Capel, bir araba kazasında hayatını kaybetmişti.

Sevgilisinin ani ölümünden sonra “Ya ben de öleceğim, ya da birlikte başladığımızı bitireceğim” diyerek Capel’in hayatındaki önemini tek cümlede özetleyen Chanel, 1971 yılında hayata gözlerini yummadan önce Capel’den hala “hayatımın aşkı” ve tüm zamanların en ikonik parfümü “Chanel No.5’in ortaya çıkma sebebi” olarak bahsediyordu.

Türkçe