Bazı Tanışmalar Çok Özel #62: Madonna & Elvis Presley

Bir zamanlar yaşanmış olayların, zaman içinde çok farklı roller üzerinden tekrarlanması sizce de çok heyecan verici değil mi? Bu haftanın BTÇÖ’sü de konusunu işte böyle bir tarih tekerrürü ve en önemlisi de iki özel ruh arasında gerçekleşen bir tür kozmik transferden alıyor… Madonna ve Elvis Presley, hem de çoook eski zamanlarda.

Sene 1970, aylardan Eylül

İşini tutkuyla yapmak denince Madonna yani doğum adıyla Madonna Louise Veronica Ciccone’yi her zaman tek geçeriz! 40 seneye yaklaşan müzikal kariyeri boyunca hiçbir zaman “Ben artık oldum” demeyen, tam tersine her zaman daha iyi olmak için durmadan çabalayan Madonna’yı Madonna yapan da aslında bu amatör ruhun ta kendisi. Düşünsenize bugün 61 yaşında olan Madonna, sahnede daha iyi dans edebilmek için hala günde 3 saat dans pratiği yapıyor ve hem sesine hem de vücuduna aşırı özen gösteriyor.

Madonna’nın müzik ve sahne konusundaki azalmayan tutkusundan bahsettik çünkü kariyerinde 40. yıla koşan bu zamansız yıldızın tutkusu aslında çok eski yıllara, çocukluk yıllarına kadar uzanır. İtalyan kökenli muhafazakar bir ailede doğsa da içinde bir yerlerde hep göz önünde olma isteği yatan Madonna, Detroit eyaletinin küçük bir kenti olan Rochester Hills’de büyür. Bu küçük ve mütevazı kasaba doğal olarak halkına her zaman büyük atraksiyonlar ve heyecan verici olaylar vaat etmez. Ta ki rock n roll kralı Elvis Presley, 11 Eylül 1970 sabahı Rochester Hills’e sadece 1 saat mesafedeki Detroit’e gelene kadar!

Mesele sadece imza almak değildi

Nitekim o dönem 13 yaşında bir genç kız olan Madonna bir şekilde evde kaçarak Detroit’in yolunu tutar. Çünkü genç kızın aklında yalnızca “kral”a biraz da olsa yakın olabilmek ve onun gerçekte nasıl biri olduğunu görmek vardır. Olympia Theatre’da vereceği konser için Detroit Hilton’da kalan Elvis Presley’i görmek için yollara düşen tek kişi elbette genç Madonna değildir! Ancak Madonna Elvis’e yaklaşmak konusunda da bildiğimiz Madonna’dır ve küçücük cüssesiyle otelin önündeki mahşeri kalabalığı yararak krala yaklaşmayı başarır. Onca itişmenin ardından Elvis’ten bir de imza kapmayı başaran 13 yaşındaki Madonna için o anın anlamı çok büyüktür. Çünkü rock n roll kralı Elvis büyük gözlüklerinin altından ona bakmasa bile, Madonna böylesine büyük bir yıldızın nasıl yaşadığını yakından görmüş ve fark etmeden bu görüntüyü kendi hayat amacı haline getirmiştir.

“Madonna Elvis’in ruhunu taşıyor”

Bu sözler Madonna’nın üvey kardeşi Joe Henry’e ait ve görünüşe göre pek de mecaz anlam içermiyor. Gelin şimdi bu iddialı sözün kaynağına yani 1977 yılına dönelim: Elvis Presley’in henüz 38 yaşındayken hayata veda ettiği 16 Ağustos 1977 günü Madonna’nın hem 19. yaş günü hem de Michigan Üniversitesi konservatuarının dans bölümünü bırakıp cebinde 37 dolarla New York’un yolunu tuttuğu gündür! Tüm dünyanın tanıdığı bir yıldız olmak ve hayallerinin peşinden koşmak için bilinmezlik ve zorluklarla dolu bir yolculuğa çıkmadan hemen önce televizyonda Elvis’in ölüm haberini alan Madonna durur ve “Elvis’in ruhunu bundan böyle ben taşıyorum” der. Ve bu inanç belki de Madonna’nın tüm imkansızlıkları hiç sayarak bugünlere gelmesinin temel sebebi olur.

Türkçe