Bazı tanışmalar çok özel #6: Mark Zuckerberg & Sean Parker

Bir gecede 200 – 300 kişinin ışık hızıyla kaynaştığı Pub Story akşamlarından, sadece dostluklar ve romantik ilişkiler çıkmıyor. Pub Story katılımcılarının bize bıraktığı notları okurken, girişimine yatırımcı bulandan tutun da, iş ortağı olmak için birbiriyle sözleşenlere; kartvizit / cv alışverişi yapanlardan bir türlü bulamadığı stajı iki dakikada ayarlayanlara kadar pek çok olayla karşılaşıyoruz. Bu duruma baya bir seviniyoruz çünkü biliyoruz ki en iyi işler, birlikte eğlenmeyi becerebilen insanların elinden çıkıyor!

İşte bu yüzden bu hafta tanışma hikayelerimizin kahramanları, internetin ve sosyal yaşamın boyutunu geri dönülmez şekilde değiştiren Facebook kurucusu Mark Zuckerberg ve çılgın ortağı Sean Parker olsun istedik 🙂

“Kız meselesi”nden dijital devrime

Özellikle Facebook’un kuruluş hikayesini konu alan 2010 yapımı The Social Network’ü seyredenler, ufacık bir fikri büyütüp bir sosyal ağa çevirecek kadar zeki bir genç olan Mark Zuckerberg’in hikayesini çok iyi bilirler. Ama biz seyretmeyenler ve televizyonlarını yeni açanlar için internetin dahi çocuğu Zuck’un hikayesini bir kez daha anlatalım 🙂

Malumumuz Mark Zuckerberg, Harvard öğrencisi Harvard’da bilgisayar bilimleri okuyan ve deyim yerindeyse kafayı kodlama ile bozmuş bir gençtir. Zeki, sıra dışı ve birazcık da “nerd” olunca okul hayatı boyunca içe dönük bir karakter olmaktan kaçamayan Zuck, zamanının büyük bölümünü yurt odasında bilgisayar başında geçirirken –belki sosyal hayattan izole yaşamasının da etkisiyle- okuldaki güzel kızlar ve yakışıklı erkeklere ulaşabilmeyi hedefleyen Facemash adlı bir site kodlar. Aslında bu işe girmesinin sebebi de eski kız arkadaşı ile yaşadığı bir sorundan yani bir “kız meselesi”nden başka bir şey değildir!

Ancak elbette Mark’ın kuracağı ve okuldaki bu öğrencilerin fotoğraflarını içeren bu siteye girilecek fotoğraflar öylece gökten inmez. Bu noktada Zuckerberg, siteye öğrencilere ait isim ve fotoğrafları girebilmek için okulun resmi veri tabanını hackler ve bu nedenle disiplin kuruluna sevk edilir. İlgili disiplin soruşturması sonucunda Harvard Üniversitesi’nden atılan Zuckerberg için o gün artık yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Bu tatsız olaylar yaşanırken Facemash, Harvard’ın en önemli olayı oluverir. Tabii bunu gören Zuck boş durmaz ve sitede kişiselleştirmeye imkan tanıyan geliştirmeler yapmaya devam eder. Kullanıcı profili oluşturma ve özel mesajlaşmayı da içeren yeni geliştirmeler, bugün asla onsuz yapamadığımız Facebook’un fitilini ateşleyecektir. Çünkü o günden sonra The Facebook adıyla Boston’daki tüm üniversitelere açılan platform, öğrenciler arasında inanılmaz bir popülariteye erişir.

Bir introvert, bir parti çocuğu ile karşılaşırsa…

Kabul edelim en şahane işler ve hikayeler, birbiriyle bu aşırı derecede zıt iki insanın çarpışmasıyla ortaya çıkar! İşte “introvert”liğin kitabını yazan naif yazılımcı Zuck ile çılgın ortağı Sean Parker’ın tanışması tam da böyle bir öykü.

Zuckerberg, o zamanki ismiyle The Facebook’u harıl harıl geliştiredursun; San Francisco partilerinin aranan adamı Sean Parker o sıralarda, kurduğu korsan müzik indirme platformu Napster’dan kazandığı paraları harcamak ve platformuna açılan telif davalarıyla uğraşmakla meşguldü. Bir sene sonra federal mahkeme kararıyla kapatılan Napster’ın ardından yeniden işsiz ve parasız kalan Parker, kafasında internet sektörü ile ilgili onlarca tilki dolaşırken bir gün oda arkadaşının Stanford’da okuyan kız arkadaşının bilgisayarında The Facebook’u görür ve “İşte bu!” der.

İkilinin ilk buluşmaları ise ortak arkadaşları ve şimdilerde Uber CEO’su olan Travis Kalanick aracılığıyla gerçekleşir. New York’ta bir kulüpte buluşan ikili ilk başta birbirlerinden pek haz etmeseler de The Facebook’un “Facebook”a dönüşmesi fikri o gece Parker’dan gelir. Küçük ama gelecek vaat eden start – up’lara bir şekilde dahil olarak büyük paralar kazanmasıyla ünlü Parker, Zuck’a başta pek güven vermese de, Zuck bu genç adamın öz güveninden ve dışa dönüklüğünden çok etkilenir. Parker ikna edici, kıvrak zekalı, kurnaz ve eğlenmesini bilen bir adamdır; kısacası Zuck’ta olmayan tüm özellikler Parker’da fazlasıyla vardır!

Zuck tarafını seçiyor

Bazen birbirine ihtiyacı olan ve birbirini her anlamda tamamlayacak iki insanın bir araya gelmesi gerçekten mucize gibidir. Zuck ve Parker için durum tam da böyledir. Parker’ın iyi bir beyne, çalışkan ve güvenilir bir ortağa; Zuck’un ise iş geliştirmeyi ve dijital dünyayı avucunun içi gibi bilen vizyoner bir mentöre ihtiyacı vardır.

Ancak tam bu noktada Zuck’un önemli bir sorunu vardır. Çünkü Zuck’un o zamana kadar Facebook algoritmalarını birlikte yazdığı ve hatta ilk server kiralarını dahi ödeyen ortağı Eduardo Saverin, Zuck’un Sean Parker ile olan ortaklığından hiç hoşnut değildir ve kendisini saf dışı bırakılmış hisseder.  Git gide agresifleşen Saverin ve Zuck arasında ipler gerildikçe, Zuck Parker’dan taraf olur ve Saverin ile ortaklığını bitirme yoluna gider. Tabii bunu yapmak o kadar da kolay olmaz. Avukatlar, aracılar, sonu gelmeyen toplantılar derken Zuck’a “emek hırsızı” yaftasının yapıştırılmasına neden olan bu olay,  The Social Network filmindeki “Birkaç düşman kazanmadan 500 milyon arkadaş kazanamazsınız” repliğine de ilham verir. Ve nihayetinde Zuck artık kiminle yürüyeceğine karar vermiştir.

Yıllarca çılgın ve parti düşkünü ortağının arkasını toplasa da, Parker’ı “Motivasyon kaynağı” olarak tanımlayan Zuck, Parker’ın verdiği ilham olmasaydı bugünleri asla göremeyeceğini her fırsatta dile getiriyor.

Not: Onlar “Birkaç düşman kazanmadan 500 milyon arkadaş kazanamazsınız” diyor ama biz sıfır düşmanlıkla bir gecede 300 yeni arkadaş vaat ediyoruz. Bir düşünün bizce! 🙂

Türkçe