Bazı Tanışmalar Çok Özel #50: Johnny Cash & June Carter

Bu haftanın bazı tanışmalarına kalpten gelen bir ‘Vaaaay be!’ diyerek başlamak istiyoruz çünkü bugün itibariyle serinin tam 50. yazısını devirmiş bulunuyoruz!

Haydi gelin 50. yazıya yakışır cinsten unutulmaz bir tanışmaya ışınlanalım ve country müziğin yaslı kralı Johnny Cash ile onu yeniden yaratan kadın June Carter’ın sonsuza uzanan öyküsüne dalalım…

Siyah giyen adam’ın doğumu

1934 yılında Arkansas’ta bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Johnny Cash, kardeşleri ile birlikte 5 yaşından itibaren pamuk tarlalarında çalışır. 12 yaşına kadar pamuk tarlalarının zorlu koşullarında çalışan Johnny, 12 yaşına geldiğinde babasının bir arkadaşının yaptığı gitarla müziğe ilk adımlarını atar. Tarla ve iş dışındaki tüm zamanlarını gitarı ile geçiren Cash, bir süre gitar dersi alsa da kısa süre içinde gitar hocası bu yetenekli çocuğun doğaçlama yeteneğini öldürmemek için ders vermeyi bırakır. Ancak Johnny artık ders almasa da gitarını elinden bir an bile bırakmaz.

Gitarının hayatına girmesiyle çok daha mutlu bir çocuk olan Johnny’nin hayatındaki ilk sert viraj ne yazık ki sadece müzik değildir. Çünkü aynı yıl kardeşi Jack ile atölyede çalışırken, Jack, Johnny’nin gözleri önünde elektrikli testere kazası sonucunda ölür ve Johnny hayatı boyunca bu olaydan kendini sorumlu tutar. Bir bakıma bu olay daima ‘siyah giyen’ o yaslı adamın doğuş öyküsüdür.

Derin travmalarla dolu baba evinden ve çocukluk anılarından kaçmak için genç yaşta Vivien Liberto ile evlenen Cash, ailesini geçindirmek için müzikten uzaklaşır; müzikten uzaklaştıkça da git gide daha da mutsuzlaşır. Bir süre birbirinden alakasız meslekler icra edip para kazanmaya çalışan Cash, bu işlerin tümünde başarısız olunca amatör bir gruba dahil olur ve müzik artık yeniden hayatının baş köşesindedir.

Ateş çemberi

Cash’in müzik üzerine yeniden eğilmesinin ardından yaşananlar tam bir çorap söküğü gibi ilerler. Elvis Presley’i keşfeden Sun Records’un dikkatini çeken Cash, kısa sürede albüm anlaşmasını imzalar ve bu sözleşmeden doğan ‘Walk The Line’ gerçek bir country hitine dönüşür. Ve Cash, artık Elvis Presley, Jerry Lee Lewis ve Carl Perkins ile birlikte müzik çevreleri tarafından Sun Records’un “Milyon Dolarlık Quarteti” şeklinde anılan efsane ekibin parçasıdır.

Profesyonel müzik kariyeri ile birlikte Kaliforniya’ya taşınan ve madde bağımlılığı sorunları ile uğraşan Cash, bu dönemde Vivien Liberto ile olan evliliğini yürütemez ve çift 1966’da boşanır. Ancak Cash’in aklında ve hayalinde zaten başka bir kadın vardır! Johnny Cash, kendisi gibi folk müzik yapan June Carter’a platonik şekilde aşıktır ve onun dikkatini çekebilmek için onlarca şarkı yapar. Ve nihayet Cash, büyük aşkı June ile ABD’nin en önemli folk müzik etkinliği Grand Ole Opry’nin kulisinde tanışır. June’u görür görmez vurulan Cash, onun o sıralarda başka biriyle evli olduğunu bile bile ‘Göreceksin günün birinde seninle evleneceğim’ der ancak June Carter bu iddialı lafa gülüp geçmekle yetinir.

June Carter cephesinde Johnny ile ilgili tam bir ‘friendzone’ durumu hakimdir. Daima yaslı görünen ve bağımlılık sorunları olan bu yetenekli adamı arkadaş olarak gören June, ona destek olur; bağımlılıkları ile mücadelesine yardım eder ve zor durumdaki bu arkadaşına daima şefkat gösterir. Ancak Johnny Cash artık arkadaş olarak görülmek asla yetmez çünkü yetenekli müzisyen June Carter’a kör kütük aşıktır. Uzun süre bu aşka karşılık vermeyen June’da bir süre sonra bu ateş çemberine daha fazla direnemez ve Johnny’e aşık olur. (Carter imzası taşıyan Ring of Fire hiti de işte tam bu sancılı aşık olma sürecini konu alır) Johnny’nin acılarıyla, çocukluk travmaları ve madde kullanımından kaynaklı dengesiz ruh haliyle mücadele etmekten deli gibi korksa da June Carter artık bile isteye bu ateş çemberinin tam da merkezindedir.

15000 kişilik teklif ve dünyanın en güzel aşk mektubu

İlk günden beri aşk üzerine kurulu bu ilişkinin evliliğe yürümesi de beklendiği üzere son derece romantik şekilde olur. Çünkü Johnny Cash birlikte sahneye çıktıkları bir konserde June’a tam 15 bin kişinin önünde sahnede evlenme teklif eder. Birkaç hafta içinde evlenen çift artık country müzik dünyasının aşk sembolü olarak görülmeye başlar.

35 yıllık birliktelikleri boyunca birbirlerine şarkılar ve aşk mektupları yazan çift, 2003 yılında bu dünyadan sadece 4 ay arayla ayrılırlar.

Çiftten geriye kalan ve ‘dünyanın en iyi aşk mektubu’ olarak anılan 1994 tarihli mektubun tam metni ise şöyledir:

“İyi ki doğdun prenses,

Beraber yaşlandık. Öyle ki artık her konuda aynı düşünüyoruz. Düşüncelerimizi okuyabiliyoruz. Birbirimize sormaksızın, ne istediğimizi anlayabiliyoruz. Uzunca bir ömürde biraz olsun birbirimize kırılmış olabilir, birimiz diğerine anlayışlı davranmamış olabilir. Ama bugün, hayatımı şimdiye kadar tanıdığım en muhteşem kadınla paylaştığım için ne kadar şanslı olduğumu fark ediyorum.

Beni eskiden olduğu gibi büyüleyecek ve bana yine ilham olmaya devam edeceksin. Senden hâlâ etkilendiğimi bilmelisin. Benim arzum, varoluşum, mantığımsın.

Seni çok seviyorum. İyi ki doğdun Prenses.

John”

 

Türkçe