Bazı Tanışmalar Çok Özel #31: Michelle & Barack Obama

İşin içine politikanın soğuk yüzü girince genelde aşk ve sevgi gibi insani kavramlar hep biraz geri planda kalır. Özellikle türlü entrikaların, gizli savaşların ve anlaşmalı beraberliklerin döndüğü Beyaz Saray’da aşk hiçbir zaman merkezde olmamıştı. Ta ki onların milyonların gözü önünde yaşadıkları “gerçek aşk”ı görene kadar…

Ülkemizde yalnızca Ecevit çiftinde gördüğümüz tarzda bir bağlılık ve aşkla her türlü zorluğun üstesinden birlikte gelen ve politikanın o sevimsiz yüzünü mutluluk saçan evlilikleri ile yumuşatan Obama çiftinin tanışma öyküsüne buyurun:

Michelle’in seçimi…

Sanki birbirlerinin çocukluk aşkıymış gibi duran bu tatlı ikilinin tanışma hikayesinin altında aslında bir “usta – çırak” ilişkisi yatar. Çünkü ikilinin birbirlerini ilk kez gördüğü yer Chicago’nun en büyük kurumsal avukatlık bürolarından olan Sidley & Austin’in koridorlarıdır. Bir senedir Sidley & Austin’de çalışan ve şirketin gelecek vaat eden genç avukatlarından olan Michelle Robinson, artık şirketteki rüştünü ispatladığı için yaz stajı için ofise gelen öğrenci / yeni mezunlara mentorluk yapar. Ve 1989 yazında mentorluk yapacağı Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisi, geleceğin ilk Afro-Amerikan ABD başkanı Barack Obama’dan başkası değildir! Hatta Barack’ın ofise gelişi o günlerde epey olay olur. Çünkü Sidley & Austin normalde birinci sınıf öğrencilerini asla işe almaz. Ancak Harvard’da profesör unvanına sahip bir hocasının Barack’ın her anlamda “istisnai” bir genç olduğunu anlatan referans mektubu genç adam için yepyeni bir kapı açar.

Okul hayatı ve kariyeri boyunca Afro-Amerikalı olduğu için pek çok ayrımcılığa maruz kalan Michelle de Barack’a profesyonel anlamda destek olmak ister. Ancak ona bildiği her şeyi öğreten, mesleki tavsiyeler veren ve insan ilişkilerini geliştirmesini yardımcı olan Michelle bilmeden bir şey daha yapar: Barack’ı kendisine sırılsıklam aşık eder! Yani şirket ve adliye koridorlarında sürekli Michelle’in peşinden koşan, onun mesleki öğütlerini harfiyen uygulayan ve hatta her sabah mentorunun kahvesini getiren Barack için Michelle, bir mentordan ziyade hayran olunası bir kadın figürüne dönüşmüştür. Ancak Michelle’in aşırı kariyer odaklı olması ve Barack’a son derece profesyonel şekilde yaklaşması Barack’ın cesaretini kırar.

“Gerçek olamayacak kadar iyi”

Tanışmalarının üzerinden sadece bir ay geçmiş olmasına rağmen artık aşkından geceleri uyku uyuyamaz hale gelen Barack, tüm riskleri alarak Michelle’e çıkma teklif eder. Ancak Michelle Robinson, bu randevunun profesyonel iş ilişkilerini zedeleyeceğini düşünerek teklifi nazikçe reddeder. Ancak Barack Obama ne kadar “istisnai” bir adam olduğunu kanıtlamaya kararlıdır ve bir şekilde Michelle’i o gece çıkmaya ikna eder.

Barack Obama mentoru Michelle’e o kadar hayrandır ki o gece onu etkilemek için her şeyi yapmaya kararlıdır. Michelle’in hayata karşı bakışını ve zevklerini bir ay boyunca ince ince analiz eden genç adam, aşık olduğu kadını önce hoş bir öğlen yemeğine; daha sonra biraz sanat konuşmak için Art Institute of Chicago’ya ve günün finalinde de Spike Lee’nin ABD’deki ırkçılıkla epey dalga geçen filmi Do The Right Thing filmini seyretmeye götürür.

Michelle’in beraber geçirdikleri bu günün sonundaki izlenimi ise Barack’ın “gerçek olamayacak kadar iyi” olduğudur. Yani Barack o kadar sevgi dolu, o kadar nazik, komik ve kültürlüdür ki Michelle tüm bu davranışlarda bir abartı payı olduğundan şüphelenmeden edemez. Ancak elbette bu şüpheler onun da Barack’tan hoşlanmasına engel olamaz.

Mentorluk ömür boyu!

Gerçek bir aktivist ve dişli bir avukat olan Michelle, Barack’la olan ilişkisi söz konusu olduğunda hep çok naiftir. Bu yüzden de yıllar sonra Amerika’nın 44. başkanı olacak Barack Obama siyasete atılmaya karar verdiği günden beri Michelle, sevgilisinin eski günlerdeki gibi “mentor”u ve gizli kahramanı olmaya devam eder. Çift 1992 yılında mütevazı bir törenle evlendiklerinde, artık avukatlık yapmayacağına ve “dünyayı değiştirmek” istediğine karar veren Barack’ın bu zorlu mücadelesinde Michelle onun hep yanındadır. Hatta Barack Obama kongre üyesi seçildiğinde yanındakilere “Bu görevi benden çok Michelle hak ediyor. Fakat o geride durmayı tercih ediyor” diyerek anlatır.

Aşkları, basına verdikleri doğal ve sevgi dolu pozları; birbirlerinden her fırsatta övgü ve gururlar bahsetmeleri ile dünya siyaset tarihine tutku dolu bir dokunuş yapan Obamalar, bugünlerde başkanlık sonrası “normal yaşam”a dönmenin tadını çıkarıyor, bol bol tatil yapıyor; maç seyrediyor, dans ediyor ve kızları ile vakit geçiriyor.

Ne diyelim? Umarım her kadın kendisine böyle bakan bir erkekle ömrünü geçirme şansını elde eder! <3

 

Etkinlikler Burada!

Türkçe