Bazı tanışmalar çok özel #20: Kate Middleton & Prens William

Bu dünyadan bir Prenses Diana geçti… İngiliz Kraliyet Ailesi’nin tüm ezberlerini bozan ve ne olursa olsun hayatının son gününe kadar kendi doğrularıyla yaşayan bu özel kadının ölümünden tam 21 sene sonra bugün Diana Spencer’ın iki oğlu William ve Henry tıpkı annelerinden öğrendikleri gibi “kendi doğruları” ile yaşamaya devam ediyorlar.

Blogu takip edenlerinizin hatırlayacağı üzere geçtiğimiz aylarda “küçük prens” Henry ile hiç de “royal” olmayan (!) nişanlısı Meghan Markle’ın şaşırtıcı öyküsünü kaleme almıştık. Tanışma öykülerimizde sıra şimdi de Lady Di’nin büyük oğlu ve an itibariyle tahtın 2. varisi konumundaki William ve güzel eşi Kate Middleton’da.

Annesiz kalmış sessiz bir çocuk: William Mountbatten – Windsor

Saray duvarları arasında büyümek ve parçalanmış bir ailenin çocuğu olmak zaten yeterince zorken, bir de henüz 14 yaşındayken annesi Diana’yı trajik bir trafik kazasında kaybeden Prens William o günden sonra kendini yıllarca süren bir depresyonun içinde bulur. Zorlu geçen ergenlik dönemi boyunca kameralardan ve insanlardan uzak durmaya çalışan William bu dönemde kendini spora ve motosikletlere verir. Tabii ne kadar izole olmaya çaba harcarsa harcasın bir kraliyet mensubu olarak magazinden uzak durmak hiç de kolay değildir. Henüz 18 yaşındayken adı Amerikalı pop yıldızı Britney Spears’la anılan Prens William muhtemelen o dönem “babaannesi” Kraliçe II. Elizabeth’den sağlam bir fırça yer!

Üniversite eğitimi için İskoçya’daki köklü eğitim kurumu St. Andrews College’e başlayan Prens William için hayat işte tam da bu yıllarda değişecektir. İngiltere’nin en saygın ve varlıklı ailelerinin çocuklarının okuduğu St. Andrews’ta sanat tarihi okuyan William da okulda öğrenim gören her öğrenci gibi yurtta kalıyor, ortak alanları kullanıyor; kısacası sıradan bir öğrenci hayatı yaşıyordu. Çocukluk travmaları nedeniyle kimi zaman içine kapanan William üniversitenin ilk senesinde okulu bırakmayı bile düşünür. Ancak William’ın okula ve hayata sarılmasına vesile olan o gizli kahraman ise Kate Middleton’dan başkası değildir.

O transparan elbise!?

Aynı üniversitenin aynı bölümünde okuyan Prens William ile Kate Middleton’ın tanışması ise öyle ders notu isteme esnasında falan olmaz. Çünkü ikilinin birbirini fark ettiği ilk an birazcık erotiktir! Çünkü o sene okulda düzenlenen bir yardım defilesi için gönüllü olarak podyuma çıkan Kate, giydiği siyah transparan elbiseyle Prens William’ın aklını başından alır. Zaten St. Andrews’un en güzel kızlarından sayılan Kate’in o seksi halini gören William için yapılacak tek bir şey kalır: Çok etkilendiği o kızı after party’de bulmak!

2002 yılının Nisan ayında defileden sonraki after party’de kaynaşan ikili hemen çift olmazlar. Çünkü o sıralar Kate’in zaten bir erkek arkadaşı vardır. Ancak bu dönemde William’la arkadaşlık kuran ve ona okula devam etmesi için cesaret veren Kate de aşka daha fazla direnemez ve ikili 2003 yılında bir kayak tatilinde resmen sevgili olurlar. O güne kadar sıradan bir üniversiteli kız olan Kate Middleton, o kayak tatilinden sonra bir anda dünyanın en çok merak edilen kadını haline geliverir.

Hayranlık uyandıran sıradan bir kız

Üniversiteden mezun olduktan sonra Londra’da yaşayan ailesinin yanına yerleşen Kate için hayat epey zorlu hale gelir. Çünkü Prens William’la ilişkisi tüm hızıyla devam etmekte ve İngiliz tabloid gazeteleri müstakbel prensesin peşini bir an bile bırakmamaktadır. “Avam” yani İngiliz soylusu olmayan Middleton, servetini sıfırdan elde etmiş zengin bir ailenin kızı olsa da kraliyet ailesinde inceden bir tedirginlik yaratır. Hatta soylu olmayan gelinlerle başı ezelden beri dertte olan Kraliçe II. Elizabeth’in torunu William’a Kate’le ilgili etkili bir ultimatom verdiği bile rivayet edilir.

Windsor Ailesi’nde gerginlik tırmanadursun Kate Middleton alıştığı mütevazı yaşama tam gaz devam eder. Tahtın 2. Varisi olan Prens William’la ilişkisini dünya alem duymuş olsa da tarzından taviz vermeyen Kate, biraz da bu özelliği sayesinde İngiliz halkının kalbinde taht kurar. Lady Diana’ya deyim yerindeyse tapan İngiliz halkına ilaç gibi gelen bu “halktan” gelin adayı o günlerde İngiltere’de yaşayan herkeste büyük bir merak ve hayranlık uyandırır.

Yüzyılın düğününe özel bir yüzük

Çift tüm baskılara rağmen nişanlarını ilan ettiklerinde elbette sular hemen durulmaz. Çünkü huysuzluğu ve aşırı kuralcı yapısı ile tanınan Kraliçe II. Elizabeth müstakbel gelini Kate Middleton’ın aksanından, giysilerine; günlük yaşantısından oje rengine kadar her şeyine müdahale eder. Aslen Londralı olmayan Kate Middleton’a diksiyon dersleri aldıran Kraliçe II Elizabeth, Middleton’a “doğuştan prenses” olmadığını hatırlatacak her yola başvurur.

Bu zorlu nişanlılık sürecini büyük bir dirayetle atlatan Kate Middleton ise bu olgun tavrı ile sanki ülkenin müstakbel kraliçesi olacağının sinyallerini verir. Ve çiftimiz 29 Nisan 2011’de geleneksel bir kraliyet düğünü ile dünya evine girerler.  Çiftin Westminster Kilisesi’nde gerçekleşen nikahını tüm dünyadan milyonlarca kişi canlı olarak izler ve Kate Middleton 50’li yıllardan esinlenen zarif gelinliği ile hiçbir zaman karşılaşamayacağı kayınvalidesi Lady Diana’dan izler taşır. Ancak o gün Kate’in taşıdığı Diana’ya ait tek iz zarafeti değildir. Çünkü Prens William, çok sevdiği karısına annesinden kalan elmas bir yüzüğü armağan eder. Annesinin düğününü ve Kate’i göremediği için içten içe çok buruk olan Prens William belki de bu şekilde karısının elini her tuttuğunda biricik annesini de yanında hisseder…

Bugünlerde evliliklerinin 7. yılını kutlayan ve 3. çocuklarını bekleyen çift, düzenli yaşamlarıyla olduğu kadar kraliyet kalıplarını minik minik sallayan eğlenceli karakterleriyle de adlarından söz ettirmeye devam ediyorlar.