Bazı tanışmalar çok özel #14: Cem Yılmaz & Mazhar Alanson

Tanışma hikayeleri mevzubahis olduğunda hep aşktan söz edecek değiliz ya! Bu yüzden bu hafta romantik tanışma hikayelerine bir ara verip, dümeni biraz da dostluğa kıralım istedik. Son dönemde aralarının açık olduğu dedikoduları alıp yürüse de “bromance” akımının ülkemizdeki öncüleri ve belki de memleketin gelmiş geçmiş en verimli kankalık ilişkilerinden birine imza atan Cem Yılmaz ile Mazhar Alanson’un öyküleri bizce kesinlikle anlatmaya değer:

Her türlü halı – kilim – travel

Şimdi size kalkıp uzun uzun Cem Yılmaz biyografisi anlatacak halimiz yok. Çünkü adam, parti kursa tek başına iktidara yürüyecek kadar çok hayrana sahipken zaten hakkında bilinmeyen çok da fazla bir şey kalmadı. Ama Cem Yılmaz deyince bizim aklımıza gelen anahtar kelime tartışmasız “başarı öyküsü” oluyor. Üstelik öyle izleyip okuduğumuz bol dramalı, acıklı başarı öykülerinden de değil Cem Yılmaz’ınki. Güle oynaya zirveye çıkan bu enteresan adamı bulunduğu noktaya getiren  “süper gücü” ise ceplerine sığmayacak kadar hikaye biriktirebilmek.

Aslen Sivaslı bir ailenin 3 çocuğundan ortancası olan Cem Yılmaz, çocukluğunu İstanbul’un en eski semtlerinden Kocamustafapaşa’da geçirir ve lise çağına kadar sur içinden hiç çıkmaz. Bu yıllarda kışları Kocamustafapaşa ve Samatya’da takılan Cem Yılmaz; okullar tatile girdiğinde Kapalıçarşı’da dükkan işleten amcasının yanında çıraklık yapar. İşte Arif Işık karakteri ve “her türlü halı – kilim – travel” repliği de dahil bir sürü “Cem Yılmaz numarası” tam da burada ortaya çıkar. Çünkü tüm gün dükkanda gelene gidene çay götürüp yerleri paspaslamaktan başka bir iş yapmıyormuş gibi görünen Cem, aslında çoktan çevre dükkanlardaki esnafı, pazarlıkçı müşterileri ve meraklı turistleri gözlemlemenin müptelası olmuştur.

Lisede Etiler Otelcilik Lisesi’ne, üniversitede ise Boğaziçi Üniversitesi Turizm Otelcilik bölümünde okuması Cem Yılmaz’ı bugünkü Cem Yılmaz yapan yapı taşlarının devamıdır. Hizmet sektörünün tüm cilvelerini avantaja çevirip belleğinde depolayan Yılmaz, henüz o yıllarda düşüncelerini satarak para kazanmayı kafaya koyar. Sonrasında gelen Leman dergisi çizerliği ve Leman Kültür’de yaptığı  -kendi deyimiyle “berbattan biraz daha kötü”- stand up denemeleri ile Cem Yılmaz artık resmen bu yola girmiştir.

Bilemiyorum Altan!

Leman Kültür’den sonra yeni yazdığı oyunla 1997’de BKM’de sahne almaya başlayan Cem Yılmaz, simsiyah giysileri ve sıfıra vurduğu saçlarıyla bir anda tüm medyanın dikkatini çeker. Sonrası malum: Kazanılan büyük paralar, magazine düşen lüks arabalar; güzel ve medyatik sevgililer…

Ancak Cem Yılmaz için hikaye, burada değil buradan birkaç adım ötede başlayacaktır. Çünkü Cem Yılmaz aynı sene, yönetmen Ömer Vargı ve senarist Hakan Haksun’la birlikte yazdıkları Her Şey Çok Güzel Olacak filmi için çalışmaya başlar. Filmdeki iki ana karakterden biri olan Altan Çamlı’yı canlandıracak olan Cem Yılmaz, filmde ağabeyi olacak Nuri Çamlı rolü için oyuncu arayışına girer. Ama ilk andan beri aklında, henüz 14 yaşındayken Arkadaşım Şeytan filminde izleyip performansından çok etkilendiği Mazhar Alanson vardır. İşin özü Cem Yılmaz Mazhar Alanson’a zaten ezelden beri hayrandır. MFÖ’den önce de aktif olarak oyunculuk yapan ve deyim yerindeyse on parmağında on marifet olan Mazhar Alanson, böylece bir gün içinde Türk Sineması’nın en sevilen karakterlerinden Nuri Çamlı’ya dönüşüverir.

Nuri Çamlı’dan “Mazhar Abi”ye

Her Şey Çok Güzel Olacak’ın vizyona girdiği 1998 senesi, ikili için ciddi bir dönüm noktası olacaktır. Çünkü Türk Sineması’nın en özgün yapımlarından olan film, ikili için ciddi bir uyum sınavıdır ve her ikisi de bu sınavı en yüksek puanla verir. Bu günlerden sonra aralarından su sızmayan Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson’un arasındaki gönül bağı, ikilinin birlikte müzik yapmasından tutun da; beraberce spiritüel yolculuklara bile çıkmalarının yolunu açar. Hatta iki kankanın çıktığı Hindistan seyahatinden kalanlar, Cem Yılmaz gösterilerinin en çok güldüren kısımlarından olur.

Cem Yılmaz’ın hayatında, Nuri Çamlı karakterinden “Mazhar Abi”liğe hızlı bir geçiş yapan Mazhar Alanson artık resmen Cem Yılmaz’ın ekürisi olmuştur. Hatta Mazhar Alanson bu eküri olma halini şu cümlelerle açıklar:

“Bir kere, ben tekil olmayı sevmiyorum. Egomu da törpüledim. Cem de iyi bir kelam adamı. O da kelimeyle sihir yapan bir adam olduğu için iyi anlaşıyoruz”

Her Şey Çok Güzel Olacak filminden sonra birbiri için vazgeçilmez olan bu iki adam, filmden 4 sene sonra, Mazhar Alanson’un ilk solo albümü Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar’da yer alan ve o dönem dillerden düşmeyen Psikopat şarkısına imza atar. Yine bir 4 yıl sonra Cem Yılmaz’ın en deneysel ve özgün işlerinden Hokkabaz’da birlikte çalışan ikili için bu film birlikte yaptıkları son şey olacaktır.

Bu ne biçim hikaye böyle?

Ancak Hokkabaz filmi bu efsanevi abi – kardeş ilişkisine çok da iyi gelmez. Kimilerine göre filmin gişe yapamaması; kimilerine göre sette yaşanan çatışmalar yüzünden ikilinin arası açılır ve uzun süre boyunca bir araya gelmezler. Hatta Mazhar Alanson, bu süreçte AROG, Yahşi Batı ve Pek Yakında filmlerini yapan Cem Yılmaz’ın son dönem işlerini “Cem’in yetişkinler için yaptığı filmleri beğeniyorum” açıklamasıyla açıkça eleştirir. Ama neyse ki Altan – Nuri Çamlı kardeşler için 2015 senesi yeniden bir araya gelme senesidir. Ve Cem Yılmaz, Mazhar Alanson’un Harbiye Açıkhava’da verdiği konsere konuk olarak Psikopat şarkısında Alanson’la düet yapar.

Cem Yılmaz ile Mazhar Alanson’un ilişkisinde kim Altan kim Nuri bilemiyoruz ama, memleketin en üretken dostluk öykülerinden biri olan Cem Yılmaz – Mazhar Alanson ilişkisinin Her Şey Çok Güzel Olacak’ın 20. Yıl dönümünde bu dünyaya yepyeni şeyler sunmasını canı gönülden diliyoruz!

Türkçe