Gece dışarı çıkmanın en güzel yanı eve mutlaka benzersiz hikayelerle geri döneceğini bilmektir. Yani diğer bir deyişle aslında her gecenin kendine özgün bir hikayesi vardır. Ama bu gerçeğe rağmen gece hayatının da değişmeyen bazı klişeleri yok değildir!
İşte gördüğünüz an “Vallahi ben bunu görmüştüm” diyerek şıp diye hatırlayacağınız 10 klişe bar insanı prototipi:
Mekanın kapısından girdiği anda aurasıyla ortalığı domine etmek bu arkadaşların resmen süper gücüdür. Tatlı diliyle herkesi dakikalar içinde kendine bağlama yeteneğine sahip olan sosyal kelebekler, o gece bara tek başına gelmiş olsa bile içeride dev arkadaş grupları kurmadan o mekandan asla ayrılmaz.
Her barda mutlaka var olan bu tipler genelde asık suratları ve dokunsan ağlayacak gibi duran kırılgan halleri ile hemen dikkat çekerler. Muhtemelen hayal kırıklığının dibine vuran bu tipler, onca mutlu insanın içinde bile gerçek hislerini saklamadıkları için zararsızdırlar. Onları sevin. Hatta bir içki ısmarlayıp yüzlerini güldürün!
Ah o karizmatikler… Millet kan ter içinde dans ederken bile her nasıl başarıyorlarsa bunların saçının bir teli bile oynamaz! Poker suratları yüzünden gerçek hislerini tahmin etmenin epey zor olsa da, karizmatikler dublaj yaparcasına öne aldıkları ses tonları ve ağır hareketleri ile mekanda küçük bir hayran kitlesi oluşturmayı başarırlar.
Dans pistinde, bardaki içki sırasında ve hatta tuvalette bile 58609668 kişi olarak takılan bu tipler, sanki bir anlığına gruptan ayrılırlarsa nefes alamayacakmış gibi davranmaları ile ünlüdür. Bu kadar kalabalık bir grubu bir arada tutmak hiç kolay olmadığından sürekli dağılan grubu toplamakla uğraşan klancılar, özellikle küçük mekanlarda pek de sevilmezler.
Dans pistine ya da mekanın kalabalık bölümlerine pek bulaşmadan genelde bar kısmında takılan bar filozoflarının geceyi mutlu kapatması için etrafında onu dinleyen birkaç kişi yakalaması yeterlidir. Gözleri 1000 promil bakan insanlara sabırla çoklu evrenler teorisi anlatacak kadar hevesli olan bir bar filozofu bulundurmayan barların işletme ruhsatlarının iptal edildiğinden şüphe ediyoruz.
İşte geldik gece hayatının Joffrey Baratheon’una! Hesap gelir gelmez ne hikmetse tuvalete gidesi gelen ya da birbirinden yaratıcı bahaneler bulan bu karakterlerin favori cümlesi “Sen benimkini öde ben sana sonra veririm” olarak bilinir.
En sevdiği şarkıyı duyar duymaz içinden bir Madonna bir Justin Timberlake; efendime söyleyeyim bir Beyonce çıkaran dans sevdalıları kanlarının son damlasına dek pistte ter dökmeleriyle ünlüdür.
Bu tipleri gerçekten çok seviyoruz! Bir kenarda kendi kendine dans eden, kimselere bulaşmayan ama esas partiyi kendi kafasının içinde yaşayan bu arkadaşlar genelde dost canlısı tipler olsa da kendi evrenlerinde mutlu olmayı başaran özenilesi arkadaşlardır.
Müdavimciliği bir yaşam felsefesi olarak benimseyen “mekan benim”cilerin en sevdikleri şeyler mekanın sahibi / işletmecisiyle “abi / abla” muhabbeti yapmak; yanındaki arkadaşlarını “Burda ne içice biliyo musun?” diye tavsiyeye boğmak ve nasılsa indirim alırım diye sürekli millete bir şeyler ısmarlamaktır.
Genelde her barda bulunan utangaçlar ya o bara ilk defa gelmişlerdir ya da o arkadaş grubuna ilk defa dahil olmuşlardır. Gece boyunca etrafa minik minik gülümseyip sorulara kısa cevaplar veren bu minnoşların içinden hal ve gidişata göre bir anda bir parti canavarı çıkabilir!