Ambiyans Ev Müziği Ve Parti Tabanında Karşılığı / 8

Yiğitcan Erdoğan, Pub Story blog için yazdı.

..

Bir gece kulübü hayal edin. İşte bir köşesinde bir sahne var; sahne derken kast edilen şey azıcık yükseltilmiş bir platform. Üzerinde bir DJ var. Hâliyle üzerinde bir DJ var. Bazı gece kulüplerinde sahnelerin üzerinde DJ’lerden başka bir şey oluyor ama burada bir DJ var. Bir müzik çalıyor. Müziğin janrı ambient house diye geçiyor. İlla ki dinlemiş olanlarınız vardır aranızda. Bu müzik türü 80’lerin sonunda ortaya çıkar, acid house’dan olma, ambient müzik’ten doğmadır. Ambiyans kelimesiyle anılan çoğu şey gibi bu müzik türü de arka planda kendi hâlinde akıp, ön planda hareket eden şeylere sadece destek rolünde katkı sağlaması için tasarlanmıştır.

İşte o gece kulübünde öyle bir müzik çalınıyor o akşam. Şarkıyı yapan insan, ki muhtemelen bu aynı zamanda şarkıyı çalan insan; bunu geniş bir deneyimin bir parçası olarak kurgulamış belli ki. Bir set var bu insanın kafasında, bu set A noktasından B noktasına gidiyor; giderken de bazı durakları var, inişleri var, çıkışları var, köşeler dönülüyor, kenarlar var. Bu kenarda da ambient house bir şarkı duruyor.

Bu tip müzikler aslında çoğunlukla kazara yapılıyor. Çünkü metodun emrettiği bir takım durumlar var. Çoğu amatör DJ ve prodüktör şarkılarını ritm döngüleyen programlar ile cihazlar yardımıyla yapıyorlar. Bu cihazlar ve programları kullanan prodüktör ve DJ’ler hasbelkader daha uzun basılmış notalar ve daha peri-vari sesler kullanmak istiyorlarsa da ortaya ritmi çok hoppidi ama melodik hikayesi çok kulak arkası bir ses çıkıyor. Bunu bir gece kulübünde çalıyorsunuz, araya illa ki tatlı bir bas atmış oluyorsunuz, o bas ve ritm gece kulübünün hoparlörlerinden dışarıya daha da delici geçiyor.

Bu ilk üç kere denk geldiğinizde epey kafa karıştırıcı bir şey. Dördüncüsünden sonra bir kıymet kazanıyor.

Şimdi partilerin ağızla icra edilen sosyal kısımları her zaman cebimizde, ancak dans ederken hepimiz farkındayız ki bir nokta geldiğinde partilerin sosyallikleri sadece soyut his paylaşımı şeklinde yaşanıyor. Bu his paylaşımı da şüphesiz müzikle yükseliyor. Müzik dansın biçimini, dansın biçimi paylaşılan hissi, paylaşılan his de gecenin gidişatını belirliyor. Dolayısıyla üretilen müzik eğer ambient house gibi kafası tabiatıyla karışık bir türse de ortaya şu çıkıyor:

Düşünceli dans.

Herkes yan yana, herkes hareket ediyor. Herkes bir o yana, bir bu yana hareket ediyor. Birbirine dokunan var, bakışan az. Çünkü gözler o esnada kapalı, herkes içine bakıyor. Müziğin house kısmı hareketi sağlıyor, ambient kısmı ise duyguları içten bağlıyor. Böylece bir anda hayatını eş zamanlı sorgularken ritmik olarak vücudunu hareket ettiren bir grup insan çıkıyor ortaya. Bu tip müzikler tarafından belirlenmiş partileri terk etmek dünyanın en keyifli şeyi oluyor genelde. İçeride düşünülen şeylerin hafiflettiği ruhun üzerine bir anda temiz havayla çarpışmış olan beden biniyor. Kafa açılıyor. Oksijen dönüyor. Keyifler yerine geliyor.

O gece kulübünde, o gece, kulüpte olan benim başıma da aynı şey geldi. Ben çıkıp ayaklarımı uzattım, ayaza nazır güzel defterime çirkin bir şiir yazdım. Sonra da çıkarımlarımı sırtıma vurup eve yol aldım.

Bir sonraki yazımıza gelin. Başka şeyler de var anlatacağım.

Türkçe